29 Temmuz 2013 Pazartesi

KAYISI PELTELİ MUHALLEBİ

Son 10 günün içerisinede girmiş bulunmaktayız.Ramazan-ı Şerif geldi de geçiyor.
"Allahım! Sen affedicisin, cömertsin. Affetmeyi seversin. Beni de affet."

Son 10 günün faziletlerinden yaralananlardan olalım inşallah! Kadr gecesinin de heyecanı sardı yeryüzünü.
Peygamberimizin (sav) tavsiyesi onu Ramazan ayının son on gününün tek gecelerinde aramaktır. Buna göre kadir gecesi Ramazanın yirmi bir, yirmi üç, yirmi beş, yirmi yedi ve yirmi dokuzuncu gecelerinden herhangi biri olabilir.Bu yüzdendir ki,şu günlerde geceleri iyi değerlendirmek lazım..

Akşamları iftardan sonra hem tatlı ihtiyacını karşılamak,hemde mideyi rahatsız etmemek adına gece boyunca, güzel ve basit bir tatlı yapar oldum.Tarifini annemden aldığım ve daha önceleri genellikle vişne ile denediğim bir tatlıydı.


Dolapta bir kasede duran,kimsenin 2-3 gündür yüzüne bakmadığı kayısıları görünce bu kez kayısılı denedim ve kesinlikte tuttum ;)

Muhallebisi için;
1lt süt
1 yumurta sarısı
2 kaşık (silme) un
2 kaşık (silme) pirinç unu (pirinç unu muhallebiyi gerçekten daha kıvamlı ve güzel yapıyor)
2 kaşık (silme) nişasta
1.5 su bardağı şeker (şeker miktarını kendi damak zevkinize göre azaltıp,çoğaltabilirsiniz)
1 pk. Şekerli vanilin

Tüm malzemeyi homojen bir muhallebi elde edene dek çırpıcı ile çırparak karıştırıyoruz.Eğerki topaklanma olduysa kaynadıktan sonra ocaktan alıp,blendirdan geçiriyoruz.Daha sonra,

Kayısı Peltesi için;
8-9 adet kayısı
2 su bardağı su
1 su bardağı şeker
3 kaşık nişasta

Malzemeleriyle öncelikle çekirdeğini çıkarttığımız kayısıları ikiye bölüp,su ve şeker ile kaynamaya bırakıyoruz,hemen peşinden nişastayıda ekleyip karıştırıyoruz.Blendırdan geçirdiğimiz kayısı peltesini bir taşım daha kaynattıktan sonra ocaktan indiriyoruz.


İster dondurma cuplarında,ister kasede yada benim gibi bardakta servis edebilirsiniz.Önce birer kepçe muhallebi üzerinede pay edecek şekilde pelteden koyup,ılıdıktan sonra soğuması için dolaba kaldırıyoruz.
Limon,şeftali ve vişne ile de şahane olduğunu hatırlatıyorum..
Soğuyunca servis etmeye hazır 
Afiyet olsun :)

SELAMETLE
 



22 Temmuz 2013 Pazartesi

YARISINA GELDİK RAMAZAN-I ŞERİF'İN

Ramazan-ı şerif'i yarıladık bile.Ne de çabuk geçiyor günler,vakitler vakitleri kovalıyor sanki.Ramazan'ı çok seviyorum,çok sevilen şeyler çabuk biter derler ya hani...Buna yoruyorum.
Bi heyecanla bekledik kaçta kalkıcaz sahura,iftarı kaçta ediyoruz ilk gün,kaç saat oruçlu olmuş oluyoruz biz şimdi?... Gibi gibi sorlarla çenemizi yormuş olsakta,ne kadar çabuk alıştık baksanıza.


Sanki hayat hep böyle idi,her gece sahura kalkıyorduk,gündüzleri niyetli geziyorduk. 
İftar zamanı yaklaşınca evleri sanki heep bir telaş alıyordu.
' Bugün ne yapsam iftara' :)
Benzer sorular hanımları gezeler durur.
Çayı çorbası tatlısı tuzlusu hiç eksik olur mu? Heleki güllaç! Ramazan'ın gelişini kendi adıma bi parça marketlerde hissettim.Osmanlı şerbetleri,gül suları,güllaçlar felan fişman,ha bide hurmanın tezgahlarda başrol oyunculuğu :) Severim kendisini..


Malum Ramazan paylaşmaktır diyoruz,sofraları imkan verdiğince nacizane sevdiklerimizle geçiriyoruz.Yer sofrasında,masada,piknikte çayır çimende..Yazın Ramazan daha mı renkli geçiyor ne?
Evet günler uzun ama Allah sabrını nasıl veriyor,ortaklaşan yük hafiflermiş ya , herkesin oruçlu olduğunu bilmek ayrı bir direnç veriyor bünyeye, küçücük çocuklar tutuyor yahu! Demeden edemiyor insan...


Ramazan bereketiyle geldi her haneye,evde iki kişi olmak çoğu zaman avantaj olsada,bazıları dezavantajda olabiliyormuş.Bitirilmeye çaba gösterilen tabaklarla geçti her iftar soframız :)
Bardak bardak suyla şişen karınlara yemek için yer kalmayınca,'hadi şunuda ye de yıkayayım' bu seneki demirbaş cümlem oldu bizim evde.


Açken insanın gözü bir dönüyorki hayalindeki yemeklerle,dokunamayın hayallerime diyesi geliyor işte.Ne açlık ne de susuzluk esasında,o iftar saatlerine doğru evde halsizlikten sünen ben var ya ben,onu bile sevdirdi Ramazan.İftar programları,dualar,soru soranlar cevap arıyanlar,sohbet muhabbetler...Ramazan'a dair herşeyin dibine varmak istiyorum,şu sıralar en çok da Teravih namazının...


Masanın başında Allah-u Ekber deyişini müezzinin beklemek bile ne güzel.İlk yudumla buz gibi suyun ciğerinizi yararak açışını hissetmek,ne büyük bir lütuf bunca nimete sabit olmak.Rabbim biz 11 ay bunun farkındamıydık!

 
Biz burda sanki Ramazan'ı yaşıyormuyuz ki? Siz birde Sultanhamet'e Eyüb'e gidin.Arşınlamış gelmiş herkes,bizde dahil.Az bir yerde,bir örtü seripde yetecek kadar,evden yanımıza koyupta kollarımızın taşıyabileceği kadar,gönlümüzün gözü,kalbimizin kapıları açılasıya kadar... İşte topu topu hepsi bu kadar..

HAYIRLI RAMAZANLAR
SELAMETLE

2 Temmuz 2013 Salı

2013 YAZ TATİLİ #2

Karadeniz gezintisinden sonra kuzenimin düğün merasimi için Ankara yollarına koyulmuştuk.Ayrılmak çok zor oldu Trabzon'dan.Ayaklarım geri geri gitti desem yeri.Keşke keşke!..bi kaç gün daha kalabilseydik.


Ankara'ya ayak basar basmaz ilk işimiz burada da bir araba kiralamak oldu.Ufak bir tavsiyede bulunacağım bu noktada bizim gibi nasıl olsa orada herhangi bir rent a car'dan kiralarım diye düşünüp,ertelemeyin.Sadece bir araba bulabilmek içn 7 -8 acenta gezdik,ahh Ankara sıcağında çekilecek çile değildi :) Önceden tüm halledilmesi gereken hususları halletmeli tatil konusunda,heleki vasıtasız çanta valizle sıcakta kıpırdamak mümkün olmuyor.

Trabzon'da Forum'a, Ankara'da Ankamall'a gitmedim dememek için tatil boyunca mutlaka bi avm ziyareti yaptım :) Ankara'ya ilk gelişim değil elbet her sene aynı dönemlerde ziyaret eder olduk,hatta haftasonu kaçış postumdan hatırlarsınız.Yine de geip görmeye değer birçok yer oluyor.


Günü hızlı yaşamaya devam edip kuzenimin düğün merasimine katılıp,güzel bir düğünün ardından halamın balkonunda püfür püfür iki lafın belini kırmak hoştu.Akşamları hafif serin gündüzleri ise sıcak Ankara'nın havasına ama alışamadım gitti.En güzel yanı ise İstanbul'daki gibi nem olmayışı..

Ev halkını evde bırakıp dolaşmaya çıktık bi gün,dünya çok küçük dedikleri bu olsa gerek.Bomboş bir geniş yol düşünün,kaldırımın bir tarafında yürüyen ben ve yolun diğer tarafından geçen bir pusetli hanım... :) Hafif tebessüm ederek,elleriyle bişeyler anlatmaya çalışır gibi,gözleri tam gözlerimde..Algılayamadım,bana mı bunlar ama tanımıyorum ki..Durdum durdum,yolun karşı kaldırımına seslendim! 'Birine mi benzettiniz?'
 Ben öyle sorunca biraz duraksadı,çokda aceleciydi yürüyüşü,bir yerlere yetişir gibi..
Herhalde  beni birine benzetti,sonrada ben o kişi olmadığımı anlayınca.. diye düşündüm.Ahh lütfen benimle bır gun karşılaşırsanız,yolumu kesmekten kendinizi alıkoymayın :)
İnstagramdan takipleştiğimiz, yemek bloğu sahibesi .yesilsalata nın ta kendisiymiş.Tabii bunu daha sonrasında eve dönünce yüzümde alık bir gülümseme ile ig'de anladım :)
Bu da bir Ankara anısı oldu ;)

 Bir kaç günün ardında Armutlu Tatil Köyünde yerimizi almıştık.Burayla ilgili çok merak edilenler şeyler oldu ig'de,daha önce gitmeyenler için biraz bahsedebilirim.Olanaklar muhafazakar kesim için oldukça güzel.Bayanlar için düzenlenmiş ücretsiz bir plaj ve açık ve kapalı olmak üzere yine bayan havuzları mevcut aqualı.Bunlarada cüzii bi ücret karşılığında girebiliyorsunuz.Köyde daireler m2 büyüklüğüne göre fiyatlandırılmış,kaç kişi kalacak iseniz ihtiyacınıza uygun daire rezerve ediyorsunuz kalacağınız gün kadar.İstanbul'a yakın olmasından dolayı,artık Ankara'dan sonra bir daha yol eziyeti olmasın istemedim.Son günlerimizi geçirmek için tercih ettim.


Dairelerde mutfak ve mutfak eşyaları mevcut,kendiniz pişirip taşırabilirsiniz.Yada köyün meydanındaki büfe ve fast-food yemeklerden faydalanabilirsiniz.Ben memnun kaldım mı evet.Daha öncede kaldığım için nasıl bir yer olduğunu biliyordum.Çok lüks meraklısıda değilim zaten,kafamı dinledim yettide arttı,yaralarıma merhem oldu :)
Üstteki kareler plajdan..



Bu kare ise açık bayanlar havuzundan.Havuz yeteri büyüklükte,sanırım sezonun erken vakitlerinde gitmiş olmanında keyfini çıkardık.Aşırı bi yoğunluk yoktu,deniz çok berraktı,daha önceki senelerde yosunlar vardı hatırlıyorum..
Havuzun bir tarafı dağa yamaç,diğer tarafıda bayanlar plajına cephe,üstü açık kısacası denizde de havuzda da şezlong ve şemsiye için ek ücret yok.Bir kaç günlük gidelebilir bir yer ama daha fazla değil..


Trabzon'da özellikle tereyağları lüp lüp götürünce burada kendimi kampa aldım.Günde 2 saat yüzme,yaklaşık 1 saatte yürüyüşle çok şükür toparladım tatil kilolarını.Şuan için gittiğim kilodayım :) Kendimiz pişirdik yemeğimizide,köyün marketinde ne ararsanız var zaten,kendi evimizdeymiş gibi rahat dolaşmayı sevdim.Arkadaki sahil boyu serbest kullanıma açık gündüzleri,isteyen istediği gibi girebiliyor denize,çakıl taşları serilmiş.Daha gerisi ise yalnızca bayanlara ait bir plaj,yer yer kum yer yer çakıl...
 Her güzel şey gibi tatilde bitmeye yüz tutunca İstanbul'a dönüş başladı..
Malum işler hanımları bekler,valiz boşaltmaca,çamaşır yıkamaca,ütüde sıcakta cabası,ev temizliği ise hiç olduğu gibi kalmaz :)


 Hızlı bir şekilde işleri halledince dönüşümün 2.günü bruncha misafir kabul ettim.Tatil modundan hızlı çıktım iyi oldu :)


Son günlerim bereketli geçti,gezdik dolaştık,piknik arsızı olduk,her gün pikniğe kaçtık,gündüz pikniği,akşam pikniği...
 Artık masabaşında işlerle alık alık bakışıyoruz :) 
Şimdilerde ise Ramazan-ı Şerifin heyecanı sardı,her günümüz dolu dolu,bereketli,hayırlarla dolu,aynı taddaki heyecanlarla geçsin inşallah...

SELAMETLE