21 Şubat 2013 Perşembe

SÜTLÜ EKMEK YAPIMI

Günaydın blogcanlar 
Bir süredir yaptığım ekmek tarifini paylaşmak istiyorum.Geçen gün pazar kahvaltımızda bir güzel yediğimiz hani :)
Kolay pratik katkısız ekmeğin evinizde ne şekilde pişirildiğini içerisine neler konulduğunu vede sadece sizin ellerinizin mıncıkladığını bilmek gibisi yok :)

Aşama sırasına göre solda düzenleme yaptım.Yapılışına geçmeden evvel hemen malzemeleri yazıcak olursak ;
1 pkt yaşmaya (kurumaya ile hiçbir tarifi yapamıyorum )
1.5 su bardağı ılık süt
2 tatlı kaşığı şeker
Yarım çay bardağı sıvıyağ
4 - 4,5 su bardağı un
tuz

1-Öncelikle süt+maya+şekeri 1.karede olduğu gibi bir kaba alıyoruz.Mayanızın taze olmasına dikkat edin ve sütünüz eğer dolapta ise bir cezveye koyup ocakta ılıtın.
2-Bu karışımın ağzını kapatıp (folyo ile sıkıca kapattım) 10 dk. kadar mayalanması için dinlendirin.Açtığınızda mayanın köpürdüğünü görecekseniz (mayanız taze ise)
 3-Sonra un ve tuzu bir kapta karıştırıp,üzerine 2.karedeki maya karışımını ve yağını ekleyip yoğurun.Un ile tuzu birlikte karıştırıp daha sonra maya ile birleştirmemin sebebi ,tuz direk maya ile temas etmemesi gerektiğinden. (Tuz mayayı kesiyor) Yoğurma işleminden sonra üzerine, ıslattıp sıktığım nemli bir bez kapattım.(Kabarma esnasında beze yapışmayacak böylelikle )
4-Kabıda dıştan saracak şekilde havlu ile sarmaladım.Sıcak bir yerde mayalanmaya bıraktım.Takriben yarım saat kadar.( hamur iki katı kadar kabarınca yeterlidir,daha fazla mayayı ekşitmeyin)
5-Son halini görüyorsunuz ,yani mayalanmış fırın kabına konmaya hazır


Kelepçeli kabın tabanını yağladıktan sonra,hamuru kaba yerleştirdim.Ben 3 boy olan kelepçeli kaplarımın en büyük boyuna yerleştirdim ama bir dahaki sefer orta boyuna koyacağım.Üzerine fırça yardımı ile yoğurt suyu sürüp susam çörek otu serptim.


Önceden ısıtılmış 180 dercelik fırında pişirdim.Pişip pişmediğine kürdan ile kontrol edip,ılıyınca kelepçeden çıkardım.


Çok fazla ekmek tüketmediğimizden ve içerisinde katkı maddesi olmadığından diğer fırın ekmekleri kadar dayanıklı olmuyor.Dolayısıyla bende 2'ye bazen 4'e bölüp seralayıp dolapta saklıyorum.


İşte hepsi bu kadar,hepimize afiyet olsun.
SELAMETLE





18 Şubat 2013 Pazartesi

KAHVALTI SOFRASI


Günaydınlar blogcanlar,güzel bir haftaya daha bugün itibariyle merhaba dedik.Yorucu bir haftasonundan güzel bir pazar kahvaltısında soluklandık biz! Mekan bizim yuva ;)


İlklerim sofrası demek istiyorum bu tabloya çünkü bir çoğunu ilk defa deniyorum.Buna rağmen çok iyi sonuçlar alınca gaza geliyorum,daha da çok tarif deneyip,daha çok şeyler öğrenmek istiyorum :)
Bloğumun son zamanlarda güncellemelerinin hep mutfaktan yana olmasıda işte tam bu yüzden :)


Hadi başlıyalım öyleyse ilklerden.
Sütlü ekmek... Bildiğimiz klasik ekmek hamuru yoğurdum sütle,kelepçeli kaplarımın en büyük boyuna koyarak pişirdim.Ekmek işine de soyundum son günlerde vaktim olduğunca pişirip,seralayıp dolabın alt kısmında tutuyorum,ihtiyaç halinde çıkartıp ısıtıyorum.Fazla dayanıklı olmuyor tabi diğer ekmeklere göre bu yüzden dolabda muhafaza ediyorum,içerisinde katkı maddesi olmadığından ;)


Kıymalı gül böreği...Bilğimiz sosyete mantısıda dediğimiz kıymalı gül böreğini tavada yağda kızartmak yerine,aynı şekilde sarıp,fırında pişirdim.Daha hafif oldu haliyle..Aynı karede tereyağı gözünüze ilişebilir.Oda sıcaklığındaki trabzon tereyağını buz kalıplarına sıkıştırarak koymak suretiyle dondurup,çıkardım.


Şöyle bir toplu bakış atalım,bruncha,kahvaltıya misafir alacaklara fikir olabilir.Zira ben misafir alacağım zaman çok fazla görsel gezerim :) Mutlaka kafamda bişeyler oluştururum günler öncesinden.


Bunlardan biride pancakeler...Uzun zamandır yapmayı düşünüpte tarifi yazıp gerçekleştiremediğimdi.Pazar gününün hatrına masadaydı.Reçel,fındık kreması veya tahin pekmezle birlikte şiddetle öneriyorum kendisini :) Heleki birde kilo probleminiz yoksa bu tam size göre,bol kalorili ;)


Teyzemin tarifinden sodalı poğaçalar... Sofranın yıldızını seçicek olursak,kesinlikle poğaçalarımdı :) İlk denemeydi dediğim gibi ama çok zahmetsiz ve kesin sonuç alabileceğiniz bir tarif.1bardak süt,soda,sıvıyağ ,1pkt yaşmaya,2 kaşık şeker,mahlep,un,tuz ;)



Dolgulu cupcakler...Yine sodalı bir tarif içerisinde labneli hindistan cevizi dolguları var,inşallah tarifi bir dahaki sefer aşamalarıyla yazıcam.Ve vişneli yaşpastam...


Kardeşimin isteği ile bu hafta ikinci kez haşladığım sütlü kemalpaşalar..Nasıl şerbetlediğime bakabilirsiniz.


Kısacası güzel bir pazar günü geçirdik biz sevdiklerimizle.Allah ağzımızın tadı bozmasın ;)

SELAMETLE

15 Şubat 2013 Cuma

SÜTLÜ KEMALPAŞA


Hayırlı cumalar blogcanlar.
Bundan aylar hatta belki bir yılı aşkın bir süre önce ailece gittiğimiz bir restaurantta yediğimiz sütlü kemalpaşanın derdi tuttu geçenlerde beni :) Ya vaktinde böyle bişey yemiştik dehşet güzel birşeydi,nasıl yapılıyor acaba diyerek araştırmalarımın ürünü var şimdiki postumda.

Bir paket kemalpaşa almamla başladım başlamasına da kolay olmadı bulmam :) Eskiden her markette hatta bakkalda bile olurdu bu kemalpaşa,şimdilerde bana mı denk gelmedi nedir :) Neyseki iyi bir ürüne denk gelmiş olmalıyım ki,annemin demesine göre her paket iyi çıkmayıp,şerbetleme esnasında dağılma yapabiliyormuş.Çok şükür bende zaiyat hiç olmadı,acemi şansı olsa gerek :)


Paketin arkasında  miktarınca yazan 1 lt suya 1 kg (4 bardak) şeker  miktarını, 1lt süte 3 bardak şeker olarak kendimce güncelledim :) Çok da iyi oldu ağır keskin tatlı sevmeyenler için hafif şerbeti ideal...

Bir paketin içerisinde ortalama 40 adet falan çıkıyor,benim aldığım paketin içerisindeki kemalpaşalar o kadar küçüktüler ki,Allah'ım bunlardan tatlı olurmu bile dedim.İlk hallerine göre şerbetleyince öylesine büyüdüler ki.. :)

Öncelikle süt ve şekeri geniş bir tencerede hafif kaynayana kadar karıştırıp şekeri iyice erittikten sonra poşeti içerisine boşalttım.20 -25 dk (ürüne göre değişebilir) kaynattım.Yeteri kadar kaynayıp kaynamadığına kürdan batırarak yada kaşığın arkasıyla bastırarak kanaat getirebiliyorsunuz.Ocağın altını kapatıp geniş bir borcama sütlü karışımı döküp soğuması ve şerbetini tam anlamıyla çekmesi için dinlendirmeye aldım.


Bir kaç saat bu şekliyle kaldıktan sonra ağzını seralayıp buzdolabına kadırdım.Servis edeceğim zaman borcamdan tabaklara alıp,çikolata sos ve fıstık ile servis ettim.Dünyanın en kolay tatlısı ilan ediyorum kendilerini,üstelik masrafsız ve bereketli.


Kaymakla,tahinle,cevizle,tavukgüğsü muhallebisi kısacası tüm kalorili şeylerle sunum yapıldığına şahit oldum,yapmak isteyenlere fikir olabilir.



Kemalpaşayı sevmeyene bile sevdiren sütlü kemalpaşayı deneyin derim ;)

SELAMETLE

7 Şubat 2013 Perşembe

MUTFAĞIMDA KIRMIZI PANO ve KIRMIZI BİR DAMACANA

Günaydınlar blogcanlar,haftayı yine ortaladık ,şu sıralar günler sanki çok çabuk geçiyor gibi geliyor bana.Hemen haftasonu geliyor.İyi birşey mi bu yoksa tersi mi bilemiyorum :) Hayat hep kouşturmaca...
İlk önce panodan başlamak istiyorum.Uzun zamandır mutfakta üzerine not tutturabileceğim,mutfak erzak listesi yapıpda iliştirebileceğim çok amaçlı bir mantar pano istiyordum.Zira buzdolabının üstüne konulmuş,magnetlerle sıkıştırılmış perşembe pazarını aratmayan buzdolabı görüntüsünden hiç haz etmiyorum.Eski postlardan hatırlarsınız buzdolabı magnetlerimi kendim hazırlamıştım.Bunlardan başka hiç birşey yapıştırmıyorum ;)


Herhangi bir kırtasiyeden bulabileceğiniz ( şu sıralar tedi marketlerde de mevcut) mantar panoyu kumaşın üstüne koyup, 5 cm kadar pay bırakarak kenarlarından kestim.Bu kırmızı kumaşı bulduğuma kumaşçıda çok sevinmiştim,parça işi bi kumaştı ama eve gelince hadiii ya dedim.Ütüle ütüle buharlar içinde kaldım :D Meğerse kendinden kırışık dokulu bir kumaşmış,böyle işler için pek hoş durmasa da almış bulundum artık.Daha sonra vazgeçilmezim silikon tabancam ile kumaşı çerçevenin arkasına çekiştirerek sıcak silikon ile sabitledim.Aklımda olan daha başka bir şeydi,Çerçeve çıtasını söküp mantar levha ile çerçeve arasından geçirerek kumaşı gerdirmek istiyordum ama çerçeve çıkmayınca tümden kapladım.


Kenarına ise elimde olan beyaz metre işi güpürden geçirdim yine silikon yadımıyla.Güpür parçasının fazla geldiği noktayı kesmedim,bir fiyonk ile bitirdim.Mutfağımın boş bir duvarında ikeadan alıpta taktığımız kırmızı bir rafımız vardı,panoda tam bu rafın ayaklarının arasına girecek büyüklükteymiş,denk geldi :) Raftan sallana mutfak peçetesini hatırlarsınız ilk dikiş deneyimim olarak kayıda geçirmiştim :)


Mantar panoların arkasında cift çivi ile asma yerleri mevcut ama duvarı delmeye hiç gerek yok.Zaten strofor köpük kadar hafif.Ben evde böyle hafif şeyleri asmak için duvarda iz yapmayan,istediğim vakit söküp alabileceğim eşyalara Tack-It kullanıyorum tavsiye ederim.Panoyuda bu vasıyatla duvara mıhladım :)


Gelelim damacanaya...Aynı (kırışık kumaştan :) )kumaştan,damacananın taban çapı kadar ilk parçasını kesip,bu parçanın boğazında bir daire daha çizip çıkardım.Daha sonra damacana gövdesi uzunluğunda dikdörtgen ikinci parçayı kesip bu iki parçayı birleştirdim.


Damacananın en alt boğumuna oturması için kalın bel lastiklerinden ikinci parçanın ucuna hafif sündürerek diktim.Gerisi süsleme işi ;)


Ve işte kırmızı mutfağım yeni elemanları bay damacana ve bayan pano hazır :)


SELAMETLE

4 Şubat 2013 Pazartesi

ÇALIŞAN İŞİ BARDAK MANTISI

Günaydın blogcanlar.
Sizler iyisinizdir inşallah zira ben iki gündür biraz rahatsızım.Özellikle haftasonu güneşli kış gününe aldanıp cereyanda kaldım temizlik yaparken.Öncesinde dikiş diktim,uzun zamandır bitiripte kullanmak istediğim bişeydi.Bitene kadar başından kalkmadım akabinde ev bal dök yala kıvamına getirdim çok yoruldum her haftasonunda olduğu gibi.
Haftabaşında rahat edeyim diye bir kaç kap yemek yapınca üzerinede şimdi aşağıdaki fıstıklarla uğraşınca tam anlamıyla hani derler ya dalım kolum etim budum kırıldı :) Ağrı kesiciyle şuan sırtlarım oturduğum masa başında kemiklerim batmakta,inş ilerlemezde yarına zımba gibi olurum ;)

Bu fıstıklara çalışan mantısı demek geldi içimden mamafih yapımı oldukça şipşak,öyle kayseri mantısı gibi minik mnik kesip kapatmak yok.Herşey kapı komşumun geçen akşam getirdiği bi tabak bardak mantısıyla başladı.Tadına bayıldık eşimle tamda yemeğin pişmesini aç kurt gibi beklerken kapı çalınca silip süpürdük,her ne kadar ben sadece iki tane yemiş olsamda diyetten ötürü tadı şahaneydi.Benim gibi kalın değildi hamuru :D İncecik lokum gibi kaydı gitti boğazımızdan, anlatırken bile bi fena oluyorum :)


'Sen yapabilirsin bunu aşkım' gazıyla tamam haftasonu vaktim olursa yapıcam dedim,zaten hasta olmamın son darbeside ayakta tezgah başında hamur açmamla geldi.Oturarak yapmak masada en güzeli...

1 yumurta ile yaklaşık 3-4 bardak un,bi fiske tuz ve su ile hamuru yoğurduktan sonra bildiğiniz mantı hamuru gibi bezelere ayırıp merdane ile büyüttüm.Benim gibi oklava-merdaneyi elinize sayıca az aldıysanız bile yapabilirsiniz bu mantıyı zira öyle koccaman açmanıza hiç gerek yok .Bezeyi küçük tutup bir servis tabağı büyüklüğü kadar açtım.Yusyuvarlak açmayada gerek yok,ege kıyıları gibi yada kıbrıs haritasına benzer şekilde çok güzel açtim bezeleri :))


Ajda bardağı ile (bunun bide sibelcan versiyonu varmış, geçen öğrendim;ajda beli uzun küt olanmış,sibelcan ise dibi geniş ağzı küçük olana deniyormuş :) ) Hamuru kesip içerisine biraz karabiber ve tuz attığım kıyma koydum.İki ucunu birleştirdikten sonra,kenarlarına sıkıca parmak basarak kapattım.Öncesinde evde üstün performans gösterdiğimden bezeleri o kadar özensiz açtımki artık tüm enerjim tükenmişti.Bir dahakine daha ince ve masada oturarak yapmayı yeğliyorum :)


Sık misafir aldığımdan yemeğe artık hazır mantı almayacağım sıkışmadığım sürece.Çok sevdiğinden, çok yediğinden burnundan artık mantı çıkan bir adamlada evlendiğimden en çok bu konu onun hoşuna gidicek :) Biraz dinlendirdikten sonra saklama kabıyla deepfreze kaldırdık.Artık pişirince nasıl olur Allah bilir :)

SELAMETLE