30 Temmuz 2012 Pazartesi

İFTAR SOFRASINDAYIZ

Günaydın blogcanlar.Yeni bir haftaya giriş yapmış bulunmaktayız bugün itibariyle.
Aslında postumun başlığında biraz sitem yok değil...Bizler iftar sofrasındayız,peki ya sizler! Müslüman bir insanın oruç tutup veyahut hangi durumlarda tutmaması gerekir gibi konulara girmeden,dışarıya çıkınca üzülüyorum ki,Allah 'ım Ramazan-ı Şerif yalnız bizemi geldi demekten kendimi alıkoyamıyorum..


Gelelim haftasonundan bereket dolu iftar soframıza.
Her gün bayılıyorum özellikle iftar sofrası hazırlamaya :) Keşke Ramazan hiç bitmese,geceler hep böyle aydınlık olsa,davulcular hep duyulsa,herkesin aynı anda mahallede yanan oda ışıklarına bakarak aynı dakikalarda sabah namazları kılınsa..


Sofraları paylaşmak her zaman keyifli kısacası,bu keyifin yanında neşeli renkli sofralar hazırlmak istiyor insan.Etrafıma bakıyorum herkeste bir telaş bir telaş :)) Durup bir an etrafınızı izlemenizi tavsiye ediyorum :) Ben geçen markette sağa sola reyonlar arasında gidip gelen insanların tatlı telaşlarını izledim,heleki aralarındaki dialoglar muhteşemdi :D Her hanede iftar sahur hazırlığı :)


Ne yapsak ne pişirsek..Telaşı mutfakta yaşıyanlar ya gündüz tv kanalları yemek programlarında,ya nette ya da tarif defterlerinde :) Ezan gelipte Allah-u Ekber dedğinde ama o bir bardak soğuk su gibisi yoktur :) Heleki tüm gün diliniz damağınıza yapıştıysa benim gibi  :D


Halka kabak dolmam masada :) İçerisinde ince bulgur soğan ve kıyma mevcut sadece,piştikten sonra doğradığımı sananlar oluyor kabakları,hayır :) 2 parmak kalınlığında doğrayıp içini boşalttığım kabakları,kısırlık bulgurla yaptığım harçla doldurup üzerine salçalı suyla yayvan tencere pişiriyorum,tavsiyede bulunurum :)


İnsanın bedeni oruçluyken herşeyden çok çok yapası geliyor,sizede öyle oluyor mu,sanki yetmiyecekmiş gibi..''Az bu ya az biraz daha ilave edeyim!''  :))
Halbuki insan tıkanı veriyor çorbadan sonra..
Peynirli sarma kreplerim...


Ramazanın bereketi bambaşka!


Orda burda çok gördüğüm patlıcan pilavından denedim bu kez ,kızartıp borcamın yüzeyine döşüyerek üzerine pilavı çevirdinm.


Daha kalabalık bir misafire daha büyük bir tencere veya kek kalıbı kullanılarak çok daha güzel olur kanısındayım,benimki biraz minyatürü oldu :)



Mönümde ise;
EKŞİLİ KESME ÇORBASI
ORMAN KEBABI
PATLICAN PİLAVI
ETLİ HALKA KABAK DOLMASI
TAVUK IZGARA
PEYNİRLİ KREP
SALATA
KARPUZ
Bu akşam yemek yapmam herhalde :)) Dünkü menü bu akşam iftarda bizi bekler :) 
Hepimize hayırlı bir hafta olsun inş.Hayırlı iftarlar şimdiden

SELAMETLE

27 Temmuz 2012 Cuma

KAÇTIK :) #2

Tünaydın blogcanlar :)
Günlerdir yazmak isteyipte bir türlü yazamadığım kaçtık postunun 2. ve son serisini nihayet bitirdim :)
Hatırlayacaksınız Es es günlüğümüzü.İşi gücü bir yana bırakıp bir kaç günlüğüne de olsa ramazan öncesi enerji depolamak ne kadar makbule geçti anlatamam.Boşuna denmemiş tebdili mekan için övgüler :)


Sabahın erken vakitlerinde Eskişehirden ayrılma vaktidir artık diyerek,hızlı tren kolaylığıyla Ankara'ya ayak bastık.Tren yolculuğunu çok seviyorum fazlasıyla konforlu oluyor sanırım bundan ötürü...


Çokda uzun sürmeyen yolculuğumuzun ardından bizi Halamızın organik kahvaltısı bekliyordu,yumulduk tabii :)) Sabahın köründe aç mı aç yola düşmüşüz,karnımızdan gurultular almış başını giderken başka türlüsü mümkün olamazdı zaten :) Ne demiş atalarımız ; yemek buldun mu ye,dayak buldun mu kaç :D


Maksadım çaydanlığı çekmekti esasında ama sofradaki ev yapımı peynir ve kaymakları görünce şimdi yeniden bir iç çektim Ramazan Ramazan :D Kalabalıkla yapılan kahvaltıların tadı bi bambaşka oluyor.


Artık dışarlara akmanın vaktidir Bismillah diyerek gidilip görülebilecek yerleri şu kısa vaktimizde ziyaret etmeye başladık.Hacı Bayram Veli Türbesi ve Camii...İnanılmaz bir sıcak olmasına rağmen çok tuhaf bir havası var Ankara'nın söylendiği gibi.Veyahut biz İstanbul'da neme alıştığımız için bize öyle geliyor.Nefes kesen bir sıcaklık olmasına rağmen bir damla ter olsa :)) 



Hacı Bayram Veli Türbesini ziyaret ettikten sonra hemen bitişiğindeki yenilenen camisine girip vazifelerimizi yerine getirdik.Daha önceki gördüğüm camilerin dışında farklı bir mimarisi mevcut.Tavanlar ,duvarlar,aydınlatma ve dekorda çok orıgınal fikirler kullanılmış camii içerisinde..


Bayanlar bölümüne üst kata çıkınca esas güzellikler burda diyerek bir kaç kareyi ölümsüzleştirdim.Çok temiz ve bakımlı bir camii.Ankara'lılar şanslısınız aslında böyle bir güzellikde caminiz var.


Dikkatimi çeken üst katta özel kapılarla alanların birbirinden bölünmesi...Halının güzelliğine bakarmısınız ve tavan kaplamasına.Bayıldım!


Camiden çıkışda hemen aynı meydan üzerindeki açılmış olan Kutsal Emanetler fotoğraflar sergisini gezdik,çok ilgimizi çeken daha önce görmediğimiz emanetleri gördük fotoğraflarla da olsa..


Mesela Peygamber Efendimizin son kızı olan Hz. Fatma'nın duvağı...


Yeşil ince bir bezden yapılmış,yani evet duvağı yeşil renkte..Üzerine koruma amaçlı daha sonrasında ağ biçiminde hazırlanmış bir örgüyle muhafaza altına alınmış..


Sergiyi dolaştıktan sonra meydandaki süs havuzunun verdiği huzur ve bi nebze serinlikle etrafında dinlendik,zira osaatlerde güneş tam tepemizden gülümsüyor bize :D Öyle bir ritim tutturmuşlarki her bir su fiskiyelerinden tam bir terapi merkezi mübarek :) Su sesi gibisi yok...


Çiçekler yine yakın markaj altında :)


Gölge bir yer bulmanın çocuksu mutluluğuyla dünyanın fotoğrafının aynı yerde çeklimesi hiç ihmal edilmedi :D
Çekerken iyide ya bide depolaması :)))


Daha sonra ver elini Ankara Kalesi.Tam bir balkon esasında kale,şehrin hemen hemen her bir yerini rahatlıkla görebiliyorsunuz.Benim gibi şehre fransızların, burası neresi şurası nere oluyor gibi soruların fazlasıyla sorabileceği kalede diyebiliriz :)))


Şimdi dikkat ettimde fotoğrafları editlerken,her karede ve herkesin elinde bir pet şişe :D Gerçekten çok sıcaktı,öyleki eve gelince aynaya bakınca nedenli bir sıcakla bütün gün haşır neşir olmuşuz daha iyi anladım :D


Sonraki durak neresimi? Altın park :)

İkindi vakti sıraları evden pişirilen sarmalar börekler hindiler itinayla getirilerek açık havada piknik yapıldı cümbür cemaat :) Tam da şu sıralarda bir kaç güvercin gözümüze takıldı,ayrı ayrı yerlerde birisi kaçıyor,diğeri kovalıyor :)) Ah şu hayat tek çekilmiyor :D


Siz masayı hazırlayın ben bi kaç tur atıp gelicem diyip,küçük yeğeninin küçük bisikletini alıp kaçan baba sahnede :)) Bknz: Merve'nin babası :))
Kopardı bizi gülmekten :)


Pikniğin sonlarında artık akşam olmasıyla birlikte Estergon Kalesi'nide gezmeye karar verdik son durak olarak.Bütün bu geziler tek bir günde cereyan ediyor belirtmek isterim :)) Dolu dolu geçirilen bir kaç günün ardından sabah erken vakitte İstanbul'a geri uçacağını bilmek insanı biraz bursada,tebdil-i mekan güzeldir :)

SELAMETLE

25 Temmuz 2012 Çarşamba

PEMBE ODADAN MUMLAR

Günaydın blogcanlar 
Ramazanın 6. günü olmuş bile bakarmısınız :) Zaman çabuk ilerliyor,göz açıp kapayıncaya bayram gelicek bu sene desenize :)

Pembe odayı biliyorsunuz artık,adına layık bir oda tamda :)) Mum sevdası özellikle bayanlarda malumunuz..


İster yansın sönsün ,ister hiç ipine ateş değmesin yinede herkesin evinin bir köşesinde yer alır.
Kimi zaman dekor olur evlerimizde,kimi zamanda beklenmedik elektrik kesilmelerinde ayy şurda mumum olucaktı dedirttirirler :)


Mumun evveliyatı çok eskidir,Antik Çağ 'ın şahane buluşlarından...Yüzlerce yıl sonrasında bile aynı rabeti görebilmesi ilginç değil mi? :) Tealıghtlar ise ayrı bir kullanım kolaylığı yaratır oldu günlük hayatımızda,cafelerde ,restaurantlarda hemen hemen her işletmenin masasında  birer tane görüyoruz,hatta benim gibiler masalarda föndülerin içlerine ,yemekleri ılık tutmak adına bile kullanıyoruz..Doğum günü pastalarını da unutmamak gerek tabii.Yelpaze çok geniş anlıyacağınız :))


Her şey bir yana dekorasyon başlığı mum için başkadır tabii :)


Parafinden yapıldığından yavaş yavaş erir mumlar,içerisindeki pamuk fitil ise hiç şikayetçi değildir bu durumdan :)


Hayırlı Ramazanlar

SELAMETLE

23 Temmuz 2012 Pazartesi

RAMAZANDA BİRLİKTE İFTAR EDELİM :)


Günaydın blogcanlar yeni bir haftaya yeni bir pazartesiye merhaba dedik,en güzel yanıda Ramazan-ı Şerifi yaşıyor olabilmek..Bugün 4.günü oldu bile :)


İnsan sevdikleriyle beraber olmak isteyince ee hadi birlikte iftar edelim diyor.İlk ramazan sofrası misafirlerimi ağırlamış bulunmaktayım :) Yaptığım hazırladığım yemeklerde şöyle bir tecrübe yaşadım; hepsini ilk defa yapıyor olmaktayım hehehh! Şaka değil , daha önce hiç yapmadığım yemekleri pişirip taşırdım.Sonuç mu? :)


Patlıcan delisiyim sanırım bir kaç aydır buna karar verdim,ne yapıcak olsam elim hep patlıcana gidiyor :) Geçenlerde yine patlıcanlı yemekler araştırırken orda burda annemin daha önceden bize kazan kebabı diye yaptığı yedirdiği şu sanat şaheserini gördüm :) Fakat adı yelpaze kebabı diye geçmekte çoğu yerde,aman canım farketmez isimlere takılmam,tadı ömenli olan  :) Baktım yapımıda gayet kolay,bostan patlıcanından da oluyor bunuda ekliyeyim :)


Patlıcanlar nizamsız bir şekilde soyulduktan sonra tuzlu suda yüzdürülür.Hazırlanan köfteler yüzmekte olan patlıcanların keyfini yarıda keserek,birer parmak kalınlığında kesilen aralara doldurulur.Üzeri fırçayla yağlanarak fırına uğurlanır.Yarım saat sonra 3 rendelenmiş domates üzerine boca edilerek bir miktar daha fırında pişirilir :) Vee hazır ;)
Alıştığımız patlıcan köfteye değişik bir sunum getiren yemek,bence denemelisiniz :)


2.deneyimin ise yalancı perde pilavı oldu :) Yalancı diyorum çünkü bir çoğunuz biliyorsunuzdur perde pilavı elde açılan hamurla hazırlanıyor.Ben yufkayla denedim hiç fena olmadı.Yalnız servisi kolay olsun diye büyükçe bir kalıba dökmektense, çorba kaselerimi kullanarak hazırladım perdeli pilavlarımı :)


Pilavımın ise tarifi çok gizli :) Tarçın,şeker ve havuçlu :)
İftardan sonra herkes ay of uf demeye başlayınca çok yemekten ,dalgayı benim perde pilavıma vurdular :) Mideme perde indi, gözüm perdelendi artık çok yedik ayy aman...  :)


Mönümde ise;
Yeşil mercimekli ekşili kesme çorbası (bunuda ilk defa tecrübe ettim)
Yelpaze Kebabı
Kremalı patates
Perde Pilavı
Tavuk Izgara
Salata

Kolaylıklarla geçireceğimiz Hayırlı bir Ramazan diliyorum ♥

SELAMETLE


21 Temmuz 2012 Cumartesi

RAMAZANA BAŞLANGIÇ

Günaydın blogcanlar ramazanın dün 1.gününü elhamdülillah hiçde zorlanmadan geçirdik.Her sene öyle olmaz mı zaten ramazan ayına bir kaç gün kala herbirimiz başlarız;sıcaklarda nasıl tutucaz...Çok da güzel tutuyoruz maşallah,kendi adıma ne susuzluk nede açlık,Rabbim sabrını idrak edenlere veriyor.
Geçimini ağır işlerden sağlıyan tüm müslüman kardeşlerimede Rabbim kolaylıklar versin.


Ramazan demişken iftar ve sahur sofralarımız en güzel heyecanlarımızdan.Misafir etmek eşi dostu,karınlarını doyurmak fakir fukarayı,kısacası aynı sofrada buluşabilmek aynı dakikada Allah'ın rizası için bir yudum su almak bardaklardan...İnşallah layığıyla yaşıyabilenlerden oluruz 11 ayın sultanını...

Facebook sayfam üzerinden gönderiler atıyorum arasıra fırsat buldukça,gözatanlar bilirler; 1.ramazan günü mönümde ;
 Düğün çorbası
Fırında sebzeli tavuk
Bulgur pilavı-cacık
Salata
Ve mümkünse en büyük sürahimde buzlu su :)
Var idi.
(cacıklar öksüz doyuran :D)


Bereketli israfın olmadığı iftar ve sahur sofralarında artsın çoğalsın ,taşsın dökülmesin inşallah. Huzur dolu barış dolu bir ay olmasını Rabbimden diliyorum.

Tüm müslüman kardeşlerimin Mübarek Ramazan ayı Hayırları getirsin.Sonrasında da nice nice mutlu bayramlara...
Hayırlı Ramazanlar
SELAMETLE

19 Temmuz 2012 Perşembe

İFTARA KAÇ DAKİKA VAR-SAHURA KAÇTA KALKIYORSUNUZ :)

Günaydın blogcanlaaar :) 
Hafif esintili temmuz gününde, içimde ramazan heyecanıyla satırları yazmak çok hoş.Evliliğimizin ilk ramazanı olması sebebiylede tatlı bir telaş var bizde :) Eminim her hanede farklı heyecanlar yaşanıyordur.
Geçenlerde bir fikrim geldi,malumunuz ramazanda iftara yemek derdi hiç bitmez :) Ne pişirsem ,ay benimkiler sebze yemiyor,misafirim gelicek değişik bir tarifin varmı vs. sorular hiç dinmez :) Gelin iftar sofralarınızı resimleyin bana ulaştırın blogda yayınlayayı,payşalım güzellikleri.Hem yemek tariflerinden konuşalım hem masa sunumlarından.Ramazanı en güzel şekilde hakkıylada yaşanlardan olalım inş...Öyle ahım şahım masalardan bahsetmiyorum,eşinizle çocuğunuzla belki misafirinizle orucunuzu açacağınız bir iftar sofrasından söz ediyorum :)
 

Mail adresim mimarmervecifcibasi@gmail.com

SELAMETLE

18 Temmuz 2012 Çarşamba

KAÇTIK :) #1

Bu nasıl başlık yahu demeden olmaz ama kızlar hakikatten kaçtık.Her şeyden ,iş stressinden,sıcaklardan,monoton pazartesi-cumartesi gelgitlerinden..

Bir gün öncesinden eşime kalk hadin diye başlayan cümlem bir sürü programı bir bir peşinden getirdi,zaten bana gezme diyin daha sonra ne derseniz diyin :D Hiç kulak asmam :D

Es es yapalım haftasonu dedim,dedimde peki ya işler güçler...Kolayı var kaçarız :) Cumadan bir güzel kılıfına ayarlanan işler itinayla yarım bırakılarak eskişehir yollarına düştük.Keşke yıllık izni harcamasaydın diyebilirsiniz, ama o zmanda evlenemezdik ki :))
Çok hızlı şekilde karar veririm, bu lafın hakkınıda veririm diyerek birde ankaraya geçme fikrini ekledik kaçma planımıza :)

Apar topar 6 sularında cuma günü işten eve uğramaksızın ayrıldım,kısa sürede kendimizi terminalde bulduk :)
İlk defa bu arada,uzun yol için otobüs yolculuğunu kullandım,itiraf ediyorum tahmin ettiğimden daha zevkli ve konforluydu,bir daha yaparsam böyle bir yolculuk yine metroyu tercih ederim :) Gecenin ilerleyen saatlerinde otobüste, kafam şu başı oynayan arabaların arka camına konulan minik oyuncak kedi köpekler gibi yaylandı sağa sola,uykusuzluğa hiç tahammülüm yok bir kez daha anladım :D Gece 1 gibi eskişehire vardık diyerek çalışan insanın uyku monotonluğunu anlatabiliyorumdur umarım :D (çoğu insana göre gece 1 erken bile sayılabılır) :))


Az biraz uyku az biraz sohbet derken hadi hadi hadi durmak yok çarşıya çıkalım gezelim dolaşalım diye haykırarak attık kendimizi Porsuğa.Eskişehir'i seviyorum özellikle çarşısını gez gez bitmiyor anam :D Venedik'te kendini az da olsa hissetmekte bonus :) Dikkat çeken diğer bir husus, şehir merkezinde her meydan her köşede muhakkak heykellerin yer alması.


 max.4 kişi alan bu canım kayıklara (ben kayık demekle yetiniyorum) binebilir,şehri su yolu üzerinde dolaşabilirsiniz.Yada daha kalabalık bir kafileyle biraz daha büyük bir kayıkla (ben yine kayık diyorum) da turluyabilirsiniz es es'i :) O kadar sıcaktı ki anlatamam,ortalık tam anlamıyla yanıyordu,öğlenin en hararetli vaktinde sokaklarda dolaşmak akıl karı olmasa da işi gücü İstanbul'da bırakıpta evde oturamazdık tabiki :D


Suratında tüp patlamışcasına yüzü yanan bir kız olmamak adına bu sıcakta buna binemem diyerek kayık(ben hala kayık diyorum:)) deneyimini erteledik :)


Benim gibi sizde Porsuğun rengine kanıkta eff pis mi ne burası demeyin,balıkları hemde kocca kocca balıkları kendi gözlerimle gördüm :D Porsuğun kendi şahsii rengi böyleymiş  :) Yeşilimsi...


Tam bir gezente modundayım o sıralarda,oraya buraya saldırırcasına mağazanın birinden çıkıp diğerine griyorum,sanki aynı markalar İstanbul'da yokmuş gibi :D Herşeyi bırakıp kaçtım ya haftasonunda,dibine kadar yaşamalıyım bu günü,yorulana kadar ayaklar sızlayana kadar gezip eğlenmeliyiz :) Gölgelerin gücü adına! :D  Derken kazı kazan tezgahı görmemizle yanında bitmemiz bir oldu,1 tl vererek başlandı kazınmaya,1 tl ile yine 1 tl kazandık,o sonra onunla bır daha oynadık ve yıne 1 tl :)) Derken 4 kere felan aynı şeyi tekrarladık,5.de avcumuzu yaladık :)


Eskişehir'e gidipte yemeden dönmediğim işte bu :) Donas..Harika yapıyorlar,nasıl bişey diye soranlara, hani ıslak hamburger varya diyorum onun ıslak dürümünü düşün içi içine sığmayan :)) Acı acı yedim süs biberleriye :) Tabii sonrada karın ağrısı :D


Akşamına yorgun bitkin halde çölde bedevi misali yorgunluktan sünmüş bir halde dondurmalarımızı kaşıkladık :) Sıcakk bir günde en iyi besin ama Eskişehir geceleri öyle bir soğuk oluyorki,burdan anlatmayla hiç anlatamam :)) Üşüyüpte üstümüze dondurma yerken polar şal istedik gerisini siz düşünün.Gece yarısına kadar gırgır şamatadan sonra sabah erken vakitte Ankara'ya yolculuğumuz başladı.Ankara'da nerelere giitim nerelere :P Ballandırayım azcık ;)
Bir sonraki postta :)

SELAMETLE